be at Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • be at
    -de bulunmak, -de olmak.
  • be at a disadvantage
    dezavantajlı olmak.
  • be at a loss for words
    ne diyeceğini şaşırmak/bilememek.
  • be at a loss for words
    ne diyeceğini şaşırmak, söyleyecek söz bulamamak.
  • be at a low ebb
    1. (birinin) morali bozuk olmak. 2. çok azalmış olmak.
  • be at a standstill
    durmak, durmuş vaziyette olmak; kesilmek, kesilmiş vaziyette olmak.
  • be at bay
    çok zor bir durumda olmak.
  • be at cross purposes
    -in amaçları birbirine ters düşmek/birbiriyle çelişmek.
  • be at daggers drawn
    kanlı bıçaklı olmak.
  • be at fault
    kabahatli olmak.
  • be at hand
    el altında olmak; yakında olmak.
  • be at loggerheads
    (with) (ile) ihtilafa düşmüş olmak.
  • be at loose ends
    k. dili 1. meşgul olmamak, boş olmak. 2. boşta gezmek.
  • be at loose ends
    serbest olmak, (birinin) bir işi olmamak.
  • be at odds
    1. (birilerinin) araları açık olmak. 2. with -e aykırı olmak.
  • be at one´s back
    bir kimseye arka çıkmak.
  • be at one´s best
    en iyi durumda olmak, formunda olmak.
  • be at one´s elbow
    yanı başında olmak, yanında olmak.
  • be at one´s wit´s end
    ne yapacağını bilmemek, şaşırmak.
  • be at one´s wits´/wit´s end
    k. dili ne yapacağını şaşırmak.
  • be at rest
    hareketsiz olmak, hareket etmemek.
  • be at risk
    tehlikede olmak.
  • be at s.o.´s beck and call
    her an birinin emrinde olmak.
  • be at s.o.´s disposal
    birinin emrinde olmak: While I´m away my house is at your disposal. Ben yokken evim emrinizde.
  • be at s.o.´s disposition
    birinin emrine amade olmak.
  • be at s.o.´s service
    birinin hizmetinde olmak.
  • be at sea
    1. denizde olmak; (açık denizde seyreden) gemide olmak. 2. k. dili şaşkına dönmüş olmak.
  • be at the end of one´s rope
    çaresiz kalmak.
  • be at the end of one´s tether
    son kozunu oynamış olmak.
  • be at the end of one´s tether
    k. dili çok zor bir durumda olmak, ne yapacağını şaşırmış olmak.
  • be at the mercy of
    -in insafına kalmış olmak.
  • be at the point of death
    ölmek üzere olmak.
  • be at variance with
    1. ile uyuşmamak, ile araları bozuk olmak. 2. -e ters düşmek, ile çelişmek.
  • be at war
    savaş halinde olmak.
  • be at work
    işte olmak, iş başında olmak.